Evet, fertiliteyi etkileyen faktörler oldukça fazla. Çünkü fertilitenin oluşumu için gerekli olan şartların çok fazla olduğunu konuştuk. Şimdi bunları teker teker ele alacağız. En önemli faktör yaş, bizim ele almamız gereken faktörler arasında. Neden önemli? Fertilite için hem kadının yaşı önemli, hem erkeğin yaşı önemli, çünkü yaşlanmayla birlikte fertilite azalıyor. Fakat kadında meydana gelen süreçler erkeğinkinden daha farklı olduğu için yaş daha çok kadında fertiliteyi etkileyen önemli bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Araştırmalar şunu göstermiş, 32 yaşından sonra kadının fertilitesi ciddi oranda azalıyor ve bu 37 yaşından sonra daha da hızlı bir şekilde azalmaya devam ediyor. Ne oluyor yaşlanmayla birlikte? Fertilitenin oluşabilmesi için gerekli olan endokrin sistemin çalışma düzeninde sorunlar ortaya çıkıyor. Ovaryan folüküllerin sayısında azalma meydana geliyor. Ovaryan rezervde ve volümde azalma meydana geliyor ve oositin yani üretilen oositin kalitesinde azalma meydana geliyor. Yani diğer bir deyişle ve çok özetle şunu söyleyebiliyoruz; kadının yaşı arttıkça ürettiği oositin sayısı azalıyor ve oositin kalitesi azalıyor. Ve bu da karşımıza infertilite olarak çıkabiliyor. Oluşan oositlerin kalitesinin etkilenmesinde en önemli faktör de kromozomal yapısında karşımıza çıkıyor. Çünkü yaşlanmayla birlikte yaşlı kadınların ürettiği oositlerde kromozomal defektlerin oluşma riski de doğal olarak artıyor. Bu kromozomal sorunlar, gebeliğin oluşumunu engelleyebildiği gibi oluşmuş gebelikte erken embriyonel gelişimi de etkileyerek, gebeliğin sürdürülememesine neden oluyor. Dolayısıyla da gebeliğin kaybıyla sonuçlanan bir tabloyla karşımıza çıkıyor. Yine araştırmalar göstermiş ki kromozomal anomalilerin birinci trimester kayıplarının yaklaşık yüzde 70, 80 inde var olduğunu ve gebelik kayıplarında en önemli yeri tuttuğunu belirtiyor araştırma sonuçları. Baktığımız zaman klinik olarak gebelik tanısı konulan her 100 kadından 20 si spontan abortusla sonuçlandırıyor gebeliğini. Kırk yaşındaki kadınların arasında bu oranlara bakıldığı zaman ve 30 yaşındaki kadınlara bakıldığı zaman 30 yaşındakilere göre 40 yaşındaki kadınlarda spontan abortus görünme oranının 2 kat daha fazla olduğunu söyleyebiliyoruz. Grafikten de anlaşılacağı gibi spontan abortus riski, yaş arttıkça hızlı bir şekilde yükselme eğrisi gösteriyor. Oosit kalitesi, kromozomal yapısı nedeniyle kadının yaşı infertiliteye neden olan faktörler yaratabildiği gibi, yaşla birlikte ortaya çıkan seksüel davranışların da fekundabiliteyi azaltıcı bir faktör olduğu belirtilmekte. Çünkü yaşlanmayla birlikte yani yaşın ilerlemesiyle birlikte cinsel ilişki sıklığında azalma meydana gelebiliyor. Ve bu da fekundabilitenin azalmasında önemli bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Fakat, cinsel ilişki, cinsel ilişki sıklığının tek başına fekundabilitenin azalmasına katkı sağlayıp sağlamadığı da tartışmalı konular arasındadır. Şunu söyleyebiliriz, 35 yaşının üzerinde ve infertilite sorunuyla karşımıza gelen çiftlerde kadın 35 yaşın üzerindeyse fertilitenin değerlendirilmesi ve en kısa zamanda bir tedavi sürecinin başlamasının aciliyeti artmaktadır. Eğer kadın 35 yaşın üzerindeyse, infertilite tanısının konması ve tanı ve tedavi sürecine başlanması için, bir yıl beklenmesi.. beklenmesine gerek olmaksızın tedavi başlanabilmektedir. Bunun çiftlere belirtilmesinde fayda vardır. Maternal yaş sadece fekundabilitenin azalması, gebelik olasılığının azalması nedeniyle canlı bir doğum gerçekleştirme oranlarında azalmaya neden olmamaktadır. Aynı zamanda gebeliğin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi ve canlı doğumla sonuçlanmasını engelleyen bir takım sağlık riskleri de risklerini de beraberinde getirmektedir. Bunlardan bir tanesi gebeliğe bağlı diyabet, yine gebeliğe bağlı hipertansiyon ve prematür eylem riski de artmış kadın yaşıyla birlikte karşımıza çıkan risklerdir.